Print Friendly, PDF & Email

Muhyiddin Molla Fenari Camii

Cami, 1541-1547 yılları arasında, Fenerizade Şeyhülislam Muhiddin Mehmet Efendi tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. 300m2 toplam arsa üzerine inşa edilen cami kargir, ahşap yapıdır. Cami kare planda olup, duvarları tuğla ve taştan ise de zamanla mühim tadilatlar yapılmıştır. Cami kubbesiz, ahşap bir çatı ile kaplıdır. Minber ve kürsü ahşaptır. Tek şerefeli bir minaresi vardır. Bir İmam Hatibin görev yaptığı caminin görevli lojmanı caminin altındadır. Bayanların namaz kılacağı yer, abdest alma yeri, musalla taşı ve tuvaleti mevcuttur. Caminin karşısında 1133 (1720) tarihli Ömer Ağa çeşmesi bulunmaktadır.

Adres ve Konum

Firuzağa Mahallesi, Çukur Cuma Cd. No:68, 34425 Beyoğlu/İstanbul

Arap Cami

Hicri 95 Senesinin Zilhicce ayında 15 Ağustos 717’e Mesleme Bin Abdülmelik; Karadan bir ordu, denizden kuvvetli bir donanma ile Bizans’ı kuşatmıştır. Muhasara bir yıl kadar devam etmiş ancak Constantinople alınamamıştı. Ama Galata zaptedilmiş ve fethedilmişti. Mesleme ve İmparator Leon arasında varılan bir anlaşma sonucu Arap mescidi inşaa edilmiş ve ibadete açılmıştır. 7 yıl kadar İstanbul’da kalmış olan Arap Müslüman Ordusu ibadetini burada yapmıştır. Daha sonra Şamda çıkan bir isyan üzerine Arap ordusunun Şam’a gitmesi üzerine Dominiken Papaz ve Rahipleri burasını kilise haline sokmuş, şimdi minare olarak kullanılan çan kulesini bu esnada de ilave etmişlerdir. 1453 İstanbul’un Fethinden Sonra Kilise Camiye çevrilerek öndeki mihrap ve minber ilave edilmiş ve Osmanlı kayıtlarında yine Arap Mescidi ismini almıştır. İstanbul’da ilk ezan sesinin yükseldiği yer olan ve İstanbul’un ilk camii hüviyetini taşıyan Arap Camiidir. İstanbul’un Fethi için M.S. 717 yılında gelmiş olan Müslüman Arap kumandanlarından olan ve sahabe neslinden meydana gelen bir ordunun başında bulunan Mesleme Bin Abdülmelik adındaki komutan; Galata’da Bizans semalarına ilk Ezan-ı Muhammedi sesinin yükseldiği bir Camii yaptırmış ve adına da Arap Camii denilmiştir. 1913-1919 yılları arasındaki kapsamlı onarım sonucu yapı yeniden büyük bir değişime uğrar: Avlu duvarı yıkılır, Cami genişletilerek yeniden yaptırılır. “Arabesk” bir son cemaat mahalli ekletilir. Döşeme altında kalan yüzü aşkın Latin soylusunun mezar taşları müzeye taşıtılırken, mihrabın yanındaki “Mesleme`nin Çilehanesi”, “Arap Baba Merkadi” ve çevrede sahabelere ait oldukları ileri sürülen birkaç kabir de Arap kimliğini daha güçlendirerek vurgular. Yapı her ne kadar büyük ölçüde İslamlaşmış (Osmanlılaşmış) ise de, dikkatli bir göz, çok az da olsa Gotik geçmişini belgeleyen birtakım mimarî ögeleri fark edebilir.

Adres ve Konum

Arap Cami Mahallesi, 34421 Beyoğlu/İstanbul

Sokullu Mehmet Paşa Cami – Azapkapı Camii

Mimar Sinan tarafından 1578 yılında Sokullu Mehmet Paşa adına yapılan eserlerden biridir. Selimiye Camiine benzeyen yapının Minaresi yapıdan ayrı olarak Camiinin sol bölümünde yapılmıştır. Camiinin avsulu yoktur. Giriş kapısı galata köprüsüne bakan yapının daha önce bir Külliye olduğu ve avlusunda bir mescit ve ikide çeşme olduğu bilinmektedir. 1807 yılında meydana gelen yangın sonrasında yapının kısmen zarar görmesi sebebiyle onarım geçirmiştir. Uzun yıllar kullanılmayan Azap Kapı Sokullu Mehmet Paşa Camii 1938 yılında başlatılan ve 1941 yılında tamamlanan Restorasyon sonrasında tekrar ibadete açılmıştır. Yapı 2011 yılında tekrar bir Restorasyona girmiştir.

Adres ve Konum

Arap Cami Mahallesi, Tersane Cd., 34421 Beyoğlu/İstanbul

Cihangir Camii

Cihangir Camii, Beyoğlu, Pürtelaş mahallesinde, Cihangir yokuşundadır. İlk cami Kanuni Sultan Süleyman tarafından Şehzade Cihangir için Mimar Sinan’a 1559 yılında yaptırılmıştır. Cami deprem ve yangınlarda defalarca yıkılıp ve yapılmıştır. 1889’da II. Abdülhamid tarafından yenilemiştir.

Bugünkü cami dikdörtgen planda, eğimli arazide kurulmuştur. İstinat duvarlı avlunun iki kapısı vardır. 14 m çaplı kubbenin 4 kemerinin köşeleri kulelidir. Kemer duvarları geniş yelpaze pencerelerle kaplıdır ve üst taraflar süslemelidir. Kubbe ve pandantifler kurşun kaplıdır. Caminin çeşmesi duvara bitişiktir. Hazirede tekke şeyhi Hasan Cihangiri yatmaktadır. Doğu duvarında bir sarnıç ve kuzey duvarında bir mermer levha üzerinde kabartma işi bulunmaktadır. Son cemaat yeri kapalı olup iki yanı kubbe, ortası çapraz tonozdur. Caminin iki köşesinde tek şerefeli ikiz minareleri vardır.

Adres ve Konum

Pürtelaş Hasan Efendi Mahallesi, Samanyolu Sk. No:22, 34427 Beyoğlu/İstanbul

Hüseyin Ağa Camii

Hüseyin Ağa Camii, Emin Bey Camii ya da yaygın bilinen adıyla Ağa Camii, İstanbul Beyoğlu ilçesinde, İstiklal Caddesi üzerinde yer alır. 1596 yılında ibadete açılmıştır. Galata Sarayı ağalarından Hüseyin Ağa tarafından yaptırılmıştır. Bazı kaynaklarda ilk halinin kubbeli olduğu kaydedilmektedir. II. Mahmud döneminde iki defa ihya edilmiştir. Uzun müddet bakımsız kaldıktan sonra 1934’te Vakıflar İdaresi’nce ihata duvarlarına kadar yeniden onarılan caminin mihrabı, duvarları ve minare gövdesinin eski yapıdan kaldığı anlaşılmaktadır. 1950’de de pencereler arasına Halim Özyazıcı tarafından kuşak yazısı çekilmiştir. Zarif bir işçiliğe sahip olan şadırvanın Mimar Sinan’ın eseri Sinan Paşa Camii’nden, havuz ve fıskıyenin de Eyüp’teki Oluklu Bayır Tekkesi’nden getirildiği bilinmektedir. Mihrap önünde yine Galata Sarayı ağalarından Dâvud Ağa’nın 1056 (1646) tarihli kabri bulunmaktadır. Önceleri ana caddeye doğru uzanan hazîrenin taşları 1934 tamiri sırasında kaldırılmıştır. 1999 Gölcük depreminde ve daha sonra yakınında yapılan bir inşaat kazısında yapıda hasar oluşmuştur. 2014 yılında onarımı yapılarak tekrar ibadete açılmıştır.

Adres ve Konum

Şehit Muhtar Mahallesi, 34435 Beyoğlu/İstanbul

Büyük Mecidiye (Ortaköy) Cami

Büyük Mecidiye Camii ya da halk arasında bilinen adı ile Ortaköy Camii, İstanbul Boğaziçi’nde Beşiktaş ilçesinin, Ortaköy semtinde sahilde bulunan Neo Barok tarzında bir camiidir.

Cami, Sultan Abdülmecid tarafından Mimar Nigoğos Balyan’a 1853 yılında yaptırılmıştır. Oldukça zarif bir yapı olan cami Barok üslubundadır. Boğaziçi’nde eşsiz bir konuma yerleştirilmiştir. Bütün selatin camilerinde olduğu gibi harim ve hünkar bölümü olmak üzere iki kısımdan oluşur. Geniş ve yüksek pencereler Boğaz’ın değişken ışıklarını caminin içine taşıyacak biçimde düzenlenmiştir.

Merdivenle çıkılan yapının tek şerefeli iki minaresi vardır. Duvarları beyaz kesme taştan yapılmıştır. Tek kubbenin duvarları pembe mozaiktendir. Mihrap mozaik ve mermerden, mimber ise somaki kaplı mermerden yapılmıştır ve ince bir işçiliğin ürünüdür.

Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2011 ile 2014 arasında yaklaşık üç yıl süren restorasyon çalışmaları 06 Haziran 2014 tarihinde tamamlanmış ve Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı tören ile yeniden ibadet ve ziyarete açılmıştır.

Adres ve Konum

Mecidiye Mahallesi, Mecidiye Köprüsü Sk. 1/1, 34347 Beşiktaş/İstanbul

Eyüp Sultan Camii

Hadikat’ül-Cevâmi’de şu açıklama bulunmaktadır: Yüce Tanrı’nın yardımı ile 857/1453’de Akşemseddin birlik ve himmetiyle bu güzel şehir Fâtih Sultan Mehmed Hân tarafından feth edildi. Bundan önce Emevilerden Muaviye döneminde 51 (M. 671) tarihinde İstanbul’un fethi için Zeyd bin Şerecet’tin Rehâvi’nin komutanlığında bir sefer düzenlendi. Gelen gazilerle birlikte 33 sahabe vardı.

Sekiz kişinin en büyüğü ve saygı değerlisi olan Ebu Eyyub Ensari Halid bin Zeyd bu tarihte vefat etti ve şimdiki yere defn edildi. Bu tarihten İstanbul’un fethine gelinceye kadar 806 sene geçtikten sonra İstanbul’un feth edildiği sırada fieyh Akşemseddin Hazretlerinin kuvvet-i kudsiye ve kerameti ünsiyeleriyle yerini tayin eyledikleri mahall, kabr-i şerifleri olmak üzere kazılıp iki kulaç kadar inildikte bir taş çıkmıştır. Taşın üzerinde: Hazâ Kabr-i Ebi Eyyup, diye yazılı idi. Derhal bir türbe yapımına başlanmış ve hitamında bir cami’i şerif dahi ilave kılınmıştır. Halâ Eyyub Cami’i diye meşhurdur.

Eyüp Sultan Camii, dikdörtgen planda, mihrabı çıkıntılıdır. Merkez kubbe altı sütun ve iki filayağına müstenit kemerlere yaslanır, etrafında yarım kubbe, ortasında Eyüp Sultan türbesi, sandukasının ayak ucunda bir pınar, avlu ortasında asırlık bir çınar bulunmaktadır.

1458’den sonra çeşitli defalarca tamir gören caminin minarelerinin boyu önceleri kısaydı, 1733’de yeni uzun minareler yapıldı. 1823’de deniz tarafındaki minare, yıldırımla hasar gördüğü için yeniden inşa edildi.

Cümle kapısı önündeki Sinan Paşa kasrı 1798’de yıktırılmıştır. Yerinde ulu bir çınar ağacı gölgesinde etrafı parmaklıklı bir set ve çimen sofa vardır. Parmaklığın dört köşesinde dört çeşmecik bulunur. Bunlara hacat çeşmeleri, kısmet çeşmeleri denir. Tamir edildikten sonra camiyi açıp namaz kılan Sultan III. Selim Mevlevi olduğu için parmaklıkların üzerinde mevlevi sikkeleri vardır.

Dış avlunun caddeye açılan iki kapısı vardır. İç avlu 12 sütuna müstenit 13 kubbelidir.Avlunun ortası şadırvandır. Türbe tek kubbeli, 8 köşelidir. Türbe methalinde nakşı kademi saadet, sağında sebil bulunur.

Eyüp Sultan Camii kubbesi
Mihrab eyvandır, minber mermerdir. Mihrab tarafı hariç üç tarafı galerilidir. Son cemaat yeri önünde 6 sütunlu ve 7 kubbeli bir revak vardır.

Bu kadar çok kabir, türbe, lahit başka bir camide iç içe geçmemiştir. Serviler ve mezarlıklar cami çevresini uhrevi bir mekân yapar. Necip Fazıl, Fevzi Çakmak, Ferhat Paşa, Mehmet Paşa, Siyavuş Paşa, Beşir Fuad, Ahmet Haşim, Ziya Osman Saba, Sokullu Mehmet Paşa burada yatmaktadır.

Fatih’ten sonra asırlarca padişahlar Eyüp Sultan Camii’nde kılıç kuşanmışlardır. Bunu Fatih başlatmış, ilk kılıcı Fatih’e Akşemseddin kuşatmıştır. Padişahlar Sinan Paşa Köşkü’nden kayıkla Bostan iskelesine gelir, camide iki rekat namaz kılar, şeyhülislam kılıcı kuşatırdı.

Eyüpsultan Belediyesi’nin kullandığı logoda Eyüp Sultan Camii ve kubbelerinin silüeti bulunur.
Caminin dış avlusunda sebil bulunmaktadır. Üç pencerelidir. Bayramlarda ve özel günlerde şerbet dağıtıldığı için şerbethane denilmiştir. Ayrıca cami bulunduğu Eyüpsultan ilçesinin sembolü olmasıyla belediyenin logosunda yer almaktadır. Belediye logosunda zaman zaman değişiklikler yapılmıştır fakat, logodaki tek sabit kalan şey Eyüp Sultan Camii silüetidir.

Adres ve Konum

Merkez Mh., Camii Kebir Cd. No:1, 34050 Eyüp/İstanbul

Ahi Çelebi Camii

Ahi Çelebi Camii Fatih ilçesinin Eminönü semtindeki bir camidir. ‘Kanlıfırın Mescidi’ ve ‘Yemişçiler Camii’ olarak da bilinir. İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin arkasında, Zindan Han yakınında ve Yoğurtçular sokağındadır. Banisi Ahi Mehmet Çelebi ‘dir. Adı kaynaklarda Ahmed ve Mahmud olarak da geçmektedir. Daha çok Ahî Çelebi ismiyle şöhret bulmuştur. Ahi Çelebi, İkinci Bayezit ve Yavuz Selim devirinde yaşayan ve iki defa hekimbaşılık yapan bir Türk tabibidir. Babası Fatih Sultan Mehmet ve İkinci Bayezit devirlerinin ünlü hekimlerinden Tebriz ya da Şirvan asıllı Mevlana Kemal’dir. Ahmet Çelebi, hekimliği daha çok babasından öğrenmiştir. Kaynakların belirttiğine göre, yaşı doksanı geçmiş olduğu halde, hacdan dönerken Kahire’de ölmüş ve İmam Şâfiî’nin kabri civarına defnedilmiştir. Cami, 1539 ve 1653 yıllarında iki kez yanmış, 1892 zelzelesinde ise büyük hasar görmüştür. Tezkiret’ül Ebniye ve Tezkiret-ül-bünyan’da Mimar Sinan’ın eserleri arasına gösterilen yapı, uzun yıllar harap vaziyette idi. 1990’lı yıllarda restorasyona alınarak yeniden faaliyete geçirilmiştir.

Bu cami Evliya Çelebi’nin “şefaat ya Rasulullah” yerine “seyahat ya Rasulullah” rüyasını gördüğü camidir. Bu yönüyle İstanbul folklorunda ayrı bir yer tutar. Dikdörtgen plan üzerine, ikişer kemerle desteklenen tek kubbeli, taş-tuğla yapımı olup, kubbe kasnağı demirden bir çemberle çevrilidir. Kapısına merdivenlerden çıkılır. Restorasyon sürecinde caminin minaresi de yenilenmiştir.

Adres ve Konum

Sarıdemir Mahallesi, Ragıp Gümüşpala Cd. No:36, 34134 Fatih/İstanbul

Ahmediye Camii Fatih

Fatih, İskenderpaşa Mahallesi Öksüzler Sokağındadır. Bir başka Ahmediye Camii de Üsküdar’da bulunmaktadır. Eski Semtlerden Sofular Etmeydanında bulunduğu için “Etmeydanı Camii” “Ahmediye” ve “Orta Camii” olarak da bilinir. H.934/M.1527 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın damadı ve ilk Sadrazamı (Maktul-Makbul) İbrahim Paşa tarafından Etmeydanında Yeniçeri odalarının ortasına yaptırılmıştır.

Yeniçeri Ortaları için Makbul İbrahimpaşa tarafından yaptırılan İskenderpaşa muhtarlığına bitişik sekizgen Ahmediye (Orta) Camii’nin ilk yapım tarihi 1527’dir. 1826 yılındaki Yeniçeri Ocaklarının topa tutulması esnasındaki yıkılışlardan sonra yeniden yapılışı ise 1902’dedir. Vatan caddesinden Fatih’e yukarı çıkan Aile sokağının Öksüzler sokağı ile Karakadı sokağının çapraz kesişme noktasındadır.

Camiyi ilk inşa ettiren Maktul İbrahim Paşa’dır. O devirde buradaki Yeniçeri odalarının ortasında yapıldığından Orta Camii diye de anılır. Buraya Etmeydanı semti denir.

Birkaç defa yıkılıp tamir edilen camii, Evliya Çelebi’ye göre Süleyman Kethüda tarafından tamir ettirilmiştir. Camii daha sonra, Ahmed Efendi tarafından H.1320/M.1902 senesinde sekiz köşeli planla ahşap kubbeli olarak yaptırılmıştır. Ayrıca 1970 yılında Kubbe kurşunları Vakıflar İdaresi’nce yenilenmiştir. Kesme taştan tek şerefeli bir minaresi olan caminin mahfili, minberi ve kürsüsü ahşap olup kitabesi yoktur. Camii iç planı 150 m2,avlu ve bahçenin alanı ise 1000 m2’dir. Kıble tarafındaki “Orta Çeşme” harap ve muattal bir durumdadır. Caminin altındaki Bizans devrinden kalma mahzen su ile dolu bulunmaktadır. Banisi, camii için, Yakoviçe kasabasında camii ve hamamdan başka han, 76 parça dükkan ve bir Yörük köyünü vakıf olarak bırakmıştır. Mütevelliliği Sekbanbaşılara ve görevlilerin teklifi de Yeniçeri Ağalarına vakfedilmiştir.

Cami sekizgen planlıdır ve kagirdir. Çatı ve pencereler ahşaptır. Her duvarda altlı üstlü 4’er pencere bulunmaktadır. Cami, alçak duvarları yüksek parmaklıklarla çevrili bir dış duvar içindeki geniş bahçenin ortasındadır. Caddeden 3 metre yüksekte olup, altı mahzendir ve tuvalet olarak kullanılır. Muhtarlığın yanından girilen dış kapı, 4 basamaklı bir merdivenden çıkılan kıble iç kapısına yönelir. Çam ağaçları 15 metrelik minare boyuna ulaşır. Çatı ve tavanı koyu yeşil, cami dışı açık yeşildir. Üst alınlığında talik yazıyla bir ayet yer alan kıble kapısından girildikte camiye bitişik bir giriş bölümünde ayakkabılık vardır, buradan anakapıdan sahına girerken sağdan çıkan bir merdiven üst kata gider.
Ahmediye (Orta) Camii’nin karşısında, üzeri kitabelerle kaplı bir metruk bölüm tam köşede yer almaktadır. Kaderine terk edilmiş bu yerin üzerindeki mermer kitabeler de giderek yok olmaktadır.

Adres ve Konum

İskenderpaşa Mahallesi, 34091 Fatih/İstanbul

Akbıyık Camii

Ahırkapı’da, demiryolu ile sahil arasında bulunan ve İstanbul’un en eski camilerinden biri olan Akbıyık Camii, 1464 yılında Fatih dönemi devlet adamlarından Akbıyık Muhyiddin Efendi tarafından yaptırılmıştır. Zamanla harap olan cami Sultan Abdülhamid zamanında yeniden yaptırılmış ve son olarak da 1950 yılında Anıtlar Derneği ile halkın desteği sonucunda restore edilmiştir. Günümüzde camiin ilk yapısından hiçbir iz yoktur. Hatta kırık bir ayak taşı üzerinde H. 814 tarihini taşıyan Muhyiddin Efendi’nin kabir taşları da son yıllarda toprak altından çıkarılmıştır.

İstanbul camileri içinde kıbleye göre en ileri bir noktada bulunması dolayısıyle “İmamü’l-Mesâcid” (Mescidlerin Önderi) adını almıştır. Akbıyık mahallesi adı 1934 yılına kadar devam etmiş, bu tarihten sonra Sultanahmet mahallesine katılmıştır. Bani Muhyiddin Efendi’nin kabri de buradadır.

Dikdörtgen bir plâna sahip olan cami ahşap çatılıdır ve 192 metrekarelik bir iç alana sahiptir. Duvar kalınlığı 90 cm. dir. Tek şerefeli minare eski gövde ve şerefesini hâlâ korumaktadır. Minber sonradan konulmuştur. İlk inşasında bir başka amaç için değil cami olarak yapıldığı kaydedilmektedir.

Adres ve Konum

Cankurtaran Mh., Akbıyık Cd. No:102, 34122 Fatih/İstanbul

Atik Ali Paşa Camii

Atik Ali Paşa Camii, İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı Çemberlitaş mahallesinde Yeniçeriler Caddesi üzerinde bulunan camidir. Banisi Bosnalı Gazi Hadım Ali Paşa’dır. 1496’da yapılmıştır. Sedefçiler Camii , Eski Ali Paşa Camii, Çemberlitaş Camii , Dikilitaş Camii, Vezirhanı Camii, Sandıkçılar Camii adlarıyla da anılan Atik Ali Paşa Camii, kesme taştan yapılmıştır.

Atik Ali Paşa II. Beyazıd’ın sadrazamlarındandır. Bosnalıdır. İki defa sadrazam olmuştur. Şehit, Tavaşi, Hadım, Eski lakapları ile anılmıştır. Paşa’nın Karagümrük’te yol kenarında bulunan bir başka camisi daha vardır. 1511 yılında Şah Kulu veya Şeytan Kulu ayaklanması sırasında şehit düşmüştür.

Caminin yapılış tarihi bilinmediği gibi kitabesi de bulunmamaktadır. Fakat 1511 yılında vefat etmeden önce yapıldığı bir gerçektir. Caminin cümle kapısı üzerinde 1896 yılında Hattat Sami Efendi tarafından yazılı bir Ayet-i Kerime bulunmaktadır. Bu kitabenin bir köşesinde 1496 tarihi yazılıdır.

21.55×28.13 m alana sahip caminin, tavan örtüsünü meydana getiren 13.30 m çapındaki ana kubbesi, bir yarım ve dört adet küçük kubbe ile desteklemiştir. Kubbe eteğindeki 16 pencere ile diğer kubbelerdeki pencere açıklıkları caminin aydınlık görüntüsüne katkı sağlamış; klasik çizgiler barındıran mukarnaslı mihrap, siyah ve beyaz mermerlerin kullanıldığı minber, yapının inşa edildiği ilk yıllardaki mimari sadeliği korumuştur. Tek şerefeli cami minaresi ise; 1648 yılındaki depremden sonra özgün biçimini büyük ölçüde yitirmiştir.

Camii giriş kapısı üzerinde, celî sülüs yazı ile Hattat Sâmi Efendi’nin “Namaz şüphesiz, inananlara belirli vakitlerde farz kılınmıştır” meâlindeki Nisâ sûresinin 103. âyeti yer almaktadır. Minare kapısı üzerindeki Besmele-i Şerif de yine aynı hattata aittir.

1648 yılında gerçekleşen İstanbul depreminde kubbesi tamamen, minaresi ise kısmen çökmüş olan caminin; 1716, 1766 senelerinde meydana gelen diğer sarsıntılarda hasar gördüğü ve bu sarsıntılardan sonra yeniden ihya edildiği muhakkaktır. İmareti ortadan kalkmış, medresesi cami karşısındadır. Avlu kapısından caddeye çıkınca yanda bir çeşmesi bulunur. Son cemaat yerine üç avlu kapısından girilir, şadırvanı yoktur, abdestlik ve tuvalet bölümü sonradan yapılmıştır. Cami haziresinde Kemankeş Ali, Sadrazam Lefkeli Mustafa, Hüseyin Paşa, Boynueğri Mehmet Paşa, Derviş Mehmed ve Küçük Çelebi Mehmed Efendi’nin mezarları bu camide bulunmaktadır.

Adres ve Konum

Emin Sinan Mahallesi, Yeniçeriler Cd. No:9, 34130 Fatih/İstanbul

Cerrahpaşa Camii

Aksaray Mahallesi, Cerrahpaşa Camii Sokak numara 1’de bulunmaktadır. İç mekân alanı 624 m2, avlu ve bahçe alam ile tamamı 3360 m2’dir. Tek minareli ve klâsik Osmanlı mimari tar­zında yapılmış olan caminin banisi ve Vâkı­fı Cerrah Mehmed Paşa, Yeniçeri ağalığından Sadrazamlığa kadar yükselmiş ve III. Mehmed şehzadeliği esnasında sünnetini yapmış olma­sından dolayı da III. Mehmed padişah olun­ca O’nun veziri olmuş bir zattır.

Cerrahpaşa Ca­mii, İstanbul’un yedi tepesinden birinin üze­rine kurulmuş bir külliyedir. Zamanla bazı binaları yok olduğundan günümüze yalnız ca­mi ve müştemilatı kalmıştır. Caminin Mimarı Mimar Sinan’dan sonra mimarbaşı olan, Si­nan’ın halifesi Davud Ağa’dır. Cami Kapısı üzerindeki kitabede de belirtildiği üzere H.1002/M.1593’de inşâ edilmiştir.

Cami, türbe, hazîre, şadırvan, sebil, çeşme, çifte ha­mam, kütüphaneden ibarettir. Medresenin bitişiğinde bulunan ahşap kütüphane Şerif Ha­lil Efendi tarafından H.1157/M.1744 tarihinde yaptırılmış olup, halen şahıs mülkiyetinde ev olarak kullanılmaktadır. Hamam ve sebil şu anda mevcut değildir. Camiye daha sonra bir muvakkithâne ilave edilmiştir. Kare plâna sa­hip camideki altı adet fil ayağı üzerine otu­ran bir büyük kubbeyi güneyde ve kuzeyde iki yarım kubbe destekler. Mihrap mahalli dört köşeye yakın plânlı olup dışa çıkıntılı­dır.

Ana kubbeyi saran altta dört yarım kubbedeki pencereler caminin içine ışık akı­şını sağlar. Cami iç mekânına, yanlarda birer ve esas cephede ve ortada taçkapıdan geçit sağ­layan üç giriş vardır. Giriş cephesi kapısı üzeri istalaktitlidir ve tamamen mermerdendir. Sağ ve solda kum saatlerine giren iki ince soma­ki sütun mevcuttur. Bunların yanında mer­mer birer niş oyuğu bulunur. Caminin için­de yarılarda ve giriş cephesi paralelinde uza­nan üst mahfili vardır. Cami dahilinde bir ah­şap vaiz kürsüsü, oymalı mermer minberi ve gayet nakışlı taç mihrabı (mermer üzerine alçı sıvanmış) vardır. Mihrap üzerinde “kelimei tevhid” yazılıdır. Caminin kubbesi üzeri kur­şun kaplı, içi tamamen kalem işi tezyinatlıdır. Tezyinat mahfil pencerelerinin üst kıs­mına kadar inmektedir. Tezyinat yakın tarih­te yapılmıştır. Caminin vakfiyesi H.1003/M.1594 tarihlidir. Cami H.1070/M.1659 tarihinde tamamen yanmış H.1179/M.1765’de zelzeleden harap olmuş H.1196/M. 1781’deki yangında ise tekrar yan­mıştır. H.1236/M.1820 tarihinde minaresine yıldırım isabet etmiştir. Bu tarihte caminin minaresi yeniden yapılmış ve külahı taştan in­şâ edilmiştir. Halen külahı taştır. Caminin minare ve kubbe alemi orijinaldir. H.1310/M.1892,1958’1960 ve nihayet 1979’da cami tamir edilmiş ve son tamirde, daha ev­vel yıkık vaziyette olan son cemâat mahalli kubbeleri ve kemerleri tamamen yeniden yapılmıştır.

Cami son cemâat yerinde iki mihrap, sekiz porfir ve granit sütun ile bun­ların en üstünde altı küçük kubbe yer almak­tadır. Caminin mihrabında yeşil renkte ga­yet kıymetli ve orijinal bir İznik çinisi var­dır. Mihrap cephesinde altta bir sıra benekli mavi/beyaz renkte yine İznik işi bordur çi­nisi mevcuttur. Caminin yine bu cephesin­de üstteki yuvarlak pencereler vitray olup orijinaldir. Alt kısımlardaki vitraylar yenidir. Bunlar 1979’da değiştirilmiştir. Camiye, en dışta biri muhdes üçü orijinal dört adet kapı­dan girilir. Caminin sağ ve solunda önemli kişilerin mezarları bulunmaktadır.

Adres ve Konum

Aksaray Mahallesi, Cerrahpaşa Cd. No:61, 34096 Fatih/İstanbul

Cezeri Kasım Paşa Camii

İstanbul’da Babıali Yokuşunda Cağaloğlu Meydanı’ndaki Cezeri Kasım Paşa Camii’nin ilk yapım ve tamir yılları 1515, 1866, 1989’dur. İki katlı bu camiye adını veren Kasım Paşa (İbn Cezir’den Cezeri mahlası almıştır)’nın aynı adlı bir camisi daha Eyüp semtindedir.

Mermer giriş kapısından alt kata giden bölümde tuvaletler ve abdestlikler bulunur. Alt kat Türkiye Diyanet Vakfı Yayınevi’dir. Minaresi kıbleye göre sağ köşededir. Dış kapıdan yüksek merdivenlerle mihraplı son cemaat yerine çıkılır, ana kapı buranın sağındadır. Yaklaşık 200 metrekarelik bu ana bölümde mihrap ve yan duvarlar tarihi çinilerle kaplıdır. Üst kat hanımlar bölümüdür. Kubbeli bu bölümde, kubbe ve çevresi hatlı ve süslemelidir. Küçük bir mermer kürsüsü vardır. Ortada büyük bir avize ve yanlarda daha küçükleri bulunmaktadır. Meydandan bakıldığında 10 penceresi yan yana sıralıdır. Yayınevi cam vitrinlidir.

Adres ve Konum

Aksaray Mahallesi, Cerrahpaşa Cd. No:61, 34096 Fatih/İstanbul

Damat İbrahim Paşa Cami

Kalenderhane Mahallesi, Dede Efendi Cadde­si’nde, köşede bulunan sebilin arkasında, Şehzade Camii’nin mihrap yönünün karşısında 4 numarada bulunmaktadır. Cami, H.1132/M.1720’de Sultan III. Ahmed’in Sadrazamı Nevşehirli Damat İb­rahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. Hadika, bu camiin “Daru’l-Hadis Mes­cidi” adıyla tanındığını ve “Daru’l-Hadis”in dershanesi olduğunu yazar.

Dış avlu kapısının sağında bulunan ca­mi, kare planlı ve tek kubbelidir. Kubbe, dıştan sekiz köşeli tanbur üzerinde yükse­lir. Yapı, taş ve tuğladan olup dış görünüşü sade ve orjinaldir. Kubbenin çapı 10 metre­dir. Camiin son cemaat yerinin önünde yerden 75 cm. yükseklikte 4 mermer kor­kulukla çevrili sütun boşlukları yer alır. Son cemaat yeri önde ye yanda dörder, ay­nalı tonozla örtülüdür. Bu aynalı tonozların içi kalem işleriyle süslüdür.

Camiye ahşap bir kapıdan girilir. Söve kısımları mermerdir ve kapının üzerinde, içten yuvarlak bir kemer vardır. Söve kısımlarında bulunan mermer üzerindekiyüksek kabartma süslemeleri döneminin eseridir ve oldukça nefistir. Kapı sövesinin iç kısmında altın yal­dızlı mukarnaslar vardır. Fakat bu altın yaldızlar şimdi dökülmüş durumdadır. Ka­pının dış tarafındaki mermer kabartma­larda, vazodan fışkıran laleler, sümbüller, karanfiller ve yıldız çiçekleri bulunur. Ka­pının iki yanındaki pencereler dikdörtgen biçiminde olup düz atkılı demir parmaklı­dır ve içten kapakları vardır. Mihrap duva­rında mihrabın iki yanında sivri kemerli iki pencere vardır. Üstte ise yuvarlak tek pencere bulunmaktadır. Bu pencere dıştan mermer şebekelidir. Kapının karşısındaki duvarda iki pencere ile minareye çıkış ka­pısı yer alır. Taban, altıgen taşlarla döşen­miştir. Kubbeye geçiş tromplarla olur. Bu dilimli trompların altında mukarnaslı bir bölüm vardır. Bu mukarnaslar tüm kubbe çevresince devam eder. Kubbe trompları, pencere üstleri, mihrap, mihrabın yan ve üst kısımları, giriş kapısının üstü hep ka­lem işleriyle süslüdür.

Camiin mihrabı beşgendir. Kalem iş­leri ve mukarnaslarla süslü olan mihrabın üstünde, içi dilimli sivri bir kemer vardır. Dilimlerin içi kalem işleriyle doldurulmuş­tur. Mihrabın yanındaki çerçeveler içinde yine sümbül, lâle ve yıldız çiçekleri bulun­maktadır.

Giriş kapısı üzerinde, Camiin H. 1132′ de yapıldığını gösteren bir kitabe bulun­maktadır.

Daha sonra yapılan tek şerefeli mina­renin tarihi belli değildir ve çok sadedir.

31X22 m. boyutlarındaki avlu munta­zam değildir. Ortasında şadırvan ve çevre­sinde Darul-Hadis odaları vardır. Şadır­van, son zamanlarda tamir görmüştür. Başlıkları baklavalı sekiz mermer sütunun üzeri sivri bir çatı ile örtülüdür. Hazne kıs­mı sekiz köşelidir ve mermerden yapılmış­tır. Musluğun iki yanında selvi motifleri görülür. Çatısı ahşaptır.

Avlunun etrafındaki “Daru’l-Hadis” odaları 3.5×4 m. boyutlarında olup, üstleri kubbe ile örtülüdür. Burada toplam 13 oda bulunmaktadır. Bu odaların önünde revak
kısmı yer alır. Sütunları mermer olan ve birbirine sivri kemerlerle bağlanan bu kıs­mın giriş kapısı karşısındaki bölümü cam ile avluya kapatılmış olup Verem Savaş Derneği’nce işgal edilmektedir.

Söz konusu “Daru’l-Hadis” odaların­dan birisi kütüphanedir. Meşhur Şair Ne­dim, bu kütüphanenin memurluğunu yap­mıştır. 15×17 m. boyutlarındaki kütüpha­nede, Damat İbrahim Paşa’nın vakfettiği kitaplar arasında tezhip ve minyatürle ilgi­li kitaplar da vardır. Daha sonra bu kitap­lar, Süleymaniye Kütüphanesine aktarıl­mıştır.

Köşede, H.1132/M.1719 yılında III. Ahmet zamanında yapılmış “Daru’l Hadis” sebili bulunmaktadır.

Camiin hazire kısmında, Damat İbra­him Paşa ile yakınlarının kabirleri vardır.1959-1966 yıllarında bütün külliye tamir görmüş olup 2014 yılında da restorasyona alınmıştır.

Adres ve Konum

Mollahüsrev Mahallesi, Taş Tekneler Sk. No:3, 34134 Fatih/İstanbul

Davut Paşa Camii

Cerrahpaşa Mahallesi, Ağa Baba Sokağı’nda bulunmaktadır. Kitabesine göre H.890/M.1485’de Gazi Dâvud Paşa tarafın­dan kendi adına yaptırılmıştır.

Cami plân olarak tek kubbeli, yanlarında birinin önü açık, diğeri ocaklı ikişer tabhâne odasından meydana gelmiştir. Mihrap tarafın­da beş kenarlı ve üstü yarım kubbe ile örtü­lü bir niş bulunmaktadır. Kaidesi dört köşeli olan minaresi sağdadır. Pabucun bir metre yu­karısından itibaren sonradan inşâ edilmiş ol­duğu kolaylıkla fark edilmektedir. Tamamen kesme köfeki taşından yapılmış olan Dâvud Paşa Camii ağır başlı ve vakur ifadelidir. Ya­pının yan cenahları ve mihrap çıkması yapı­ya hareket kazandırmıştır.

Son cemâat yeri, altı granit sütun üzerinde beş kubbelidir. Bu kısım zelzeleden yıkılmış ve yeniden yapılmıştır. Son cemâat duvarındaki cümle kapısının iki yanındaki ikişer pen­cerenin ortalarında birer mihrap mevcuttur. Kapı az çıkıntılı ve sâde silmeli bir çerçeve içinde altı dilimli yarım kubbeye sahiptir. Kö­şelerde kum saatleri, yanlarda ise hücreler var­dır. İki kapısının da kemeri üzerinde cami­nin kitabesi bulunmaktadır. Kitabenin hattı “Kıblet-ül Hattatın” olarak bilinen Şeyh Hamdullah’a aittir. Dört beyit halinde rûmi kıvrımlarla süslenmiş ve celî sülüsle yazıl­mıştır.

Caminin iç ölçüleri 18,20×18,19 m2’dir. 6,37 m genişliğinde ve beş kenarlı mihrap çı­kıntısı üzerinde yarım bir kubbe mevcuttur. Kubbe köşeleri iri bademli yedi sıralıdır. En üstte küçük bir kubbecik bulunmaktadır.

Caminin sağ ve sol duvarındaki ikişer pen­cere yan revaklara açılmaktadır. Bu kapı pen­cerelerinin dipte olanları yüksek bir niş için­de olup, üslerinde küçük bir yarım kubbesi vardır. Dışarı açılan pencereler altta altı, üst­te yedi adettir. İlk tamirler 1945-48 tarihle­rinde Ekrem Hakkı Ayverdi tarafından yap­tırılmıştır. Bu sıradaki müşahedelerine naza­ran, iç duvarlar kaba yontma taşla yapılmış ve 1,5 m.de bir 20×20 ebadında meşe hatılla bağlanmış, zamanla çürümüş olan bu hatılla­rın içine sulu çimento akıtılarak takviye edil­miştir.

1948’lerde yeniden yapılmış olan mihrap, dokuz sıra istalaktitlidir. Minber, devrinin sâ­de, silmeli ve kabartmalı bir eseridir. Cami­in içindeki tezyinattan bugün kayda değer bir-şey kalmamıştır.

H.1180/M.1766 tarihinde, Hassa Başmimârı Tahir’in nezaretinde İsmail ve Abdullah ta­rafından cami, mektep, medrese ve imaret ta­mir edilmiştir.

Dâvudpaşa Medresesi camiin solunda, biraz çarpık olarak yerleştirilmiştir. E.H. Ayverdi 1971 yılı ocağında medresenin rölevesini yaptığını ve o zaman buranın ahır ve gübre de­posu olarak kullanıldığını kaydetmektedir.

Bugün ise Medrese yer yer işgal edilmiş ha­rap bir durumda bulunmaktadır. Camiin sol arka köşesinde Dâvud Paşa’nın türbesi bulun­maktadır. Kapısı orijinal ahşaptır. Avlu dışın­da kesme taştan sivri kemerli bir de çeşmesi vardır. Dâvud Paşa’nın yaptırdığı iki hamam vardır. Bunlardan Dâvud Paşa çifte hamamı bugün mevcut değildir. Dâvud Paşa iskelesi hamamı ise Samatya Caddesinde demir yolu­nun öbür tarafındadır. Hamam-ı Küçük namıyla geçen bu çifte hamamın bugün erkek­ler kısmı çalışmaktadır. Ayrıca Unkapanı’nda A’zepler Hamamı yakınında olduğu bilinen Dâvudpaşa hamamından bugün hiçbir ize rastlanmamaktadır. Camiin kıble cihetinde, cephesi Cerrahpaşa Caddesine bakan Dâvu­dpaşa Rüştiyesi şimdi Dâvudpaşa Lisesi ola­rak hizmet vermektedir. Tabii ki cami ile hiç­bir ilişkisi kalmamıştır.

1980’li yıllarda, cami bahçesinde tamamen harap durumda bulunan şadırvan aslına sadık kalınarak cemâatin yardımıyla yeniden ihya edilmiştir. Kuyusu faaldir.

Adres ve Konum

Cerrahpaşa Mahallesi, Ağa Baba Sk. No:26, 34098 Fatih/İstanbul