Print Friendly, PDF & Email

İstanbul Büyükşehir Belediyesi

Beltur A.Ş. Hakkında

 Kuruluş ve Gelişimi

BELTUR, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulmuş ve BELTUR Büyük İstanbul Eğitim Turizm ve Sağlık Yatırımları İşletme ve Tic. A.Ş. adıyla 01.01.1997 tarihinden itibaren faaliyete geçmiştir. Profesyonel personelden oluşmuş kadrosu ile çok kapsamlı gastronomi ve turizm işletmeciliği hizmeti veren bir şirkettir.

Kuruluşunun hemen akabinde, artık çürümeye yüz tutmuş ve tarihi özelliğini kaybetmek üzere olan İstanbul’un tarihi köşklerinde restorasyon çalışmalarını başlatmak oldu. Kısa bir süre içerisinde tarihi köşkler aslına uygun olarak yenilenerek yerli ve yabancı konukların hizmetine açılmıştır.
2 yıl içerisinde evrensel standartları yakalamayı hedefleyen şirketimiz, kalite hedefine ulaşmayı başararak, tüm altyapısını kurmuş ve 11.01.1999 tarihinde ISO 9002 kalite belgesini almaya hak kazanmıştır. Bu belge ile Türkiye’de ilk olarak ISO 9002 belgeli Restoran işletmesi olmayı da başarmıştır.

Ocak 2018’de, Beltur A.Ş. 21 Yaşında…

Beltur A.Ş., İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bir iştirak şirketi olmasının getirdiği sorumluluk bilinci ve uluslararası standartlarda kalite vizyonuyla Türk mutfağının enfes lezzetlerini konuklarına sunmaktadır.

Tarihi ve Turistik Köşkler Konuklarımızın Hizmetinde…

Kültür, sağlık, finans ve kongre turizminin başkenti İstanbul’da, tarihi dokusu, estetiği, zarafeti ve büyüleyen manzarasıyla köşkler, restoran ve kafe hizmetiyle birlikte iş dünyasının hizmet içi eğitim, seminer, söyleşi, basın toplantısı, bayi toplantısı, lansman, ulusal ve uluslararası işbirliği toplantı ve davetleri gibi kurumsal etkinlikler ile kamu kurumları, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve özel şirketlerin personelinin kendi arasındaki iletişimini, takım ruhunu ve aidiyetini güçlendirici, verimli ve etkin çalışmalarını sağlayıcı organizasyonlara ev sahipliği yapmaktadır. (Hıdiv Kasrı’nda evlilik yıldönümü akşam yemeği, ayın personeli/ekibi ile Galata Kulesi’nde kahvaltı vb…)

Uluslararasi Gastronomide Tecrübeli Mutfak Şefleriyle Çalışıyoruz…

Turizm İşletmelerimiz arasında yer alan köşklerde düzenlenen düğün, nişan vb. davetlerde, ödüllü şeflerimizin Türk ve Dünya mutfağının birbirinden lezzetli yemekleri konuklara ikram edilmektedir.

Kafeterya ve Büfelerimiz…

İstanbul içi vapur hatlarında, metrobüs duraklarında, sahillerde, İstanbul’daki Kamu Hastaneleri ile Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Hastanelerinde kafeterya ve büfe hizmeti verilmektedir.

Kalite Formalite Değildir…

20 Yıllık tecrübe ve birikimiyle turizm işletmeciliği ve gastronomi sektöründe saygın bir yer edinen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Beltur A.Ş., kalite, ar-ge ve hizmet içi eğitim çalışmalarıyla 1700 personelinin sürekli gelişimini sağlamakta ve sürdürülebilir müşteri memnuniyeti için çalışmaktadır.

Kaynak : http://www.beltur.istanbul

Gezi Notları

Beltur A.ş. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Kamu iktisadi teşebbüsü (Kit) olan iştirak şirketlerindendir. İstanbul’da bulunan tarihi köşkler, tarihi kasır, hastane ve vapur ile feribot büfelerinde restoran ve organizasyon işletmeciliği yapmaktadır. İstanbul büyükşehir belediyesinin diğer sosyal tesislerinden farklı konsept ve menülere sahiptir. Tarihi mekanlarda menüler ve fiyatlar farklılık göstermektedir. Köşk ve Kasır fiyatları diğer sosyal tesislere göre biraz daha pahalıdır. Büfe hizmetleride eski düzendeki işletmecilere nazaran daha kaliteli, temiz ve uygun fiyatlardadır. Kasırların veya Köşklerin essiz manzaraları eşliğinde tarihi lezzetleri bir arada bulabilirsiniz. Diğer tesisler gibi Beltur A.ş. tarafından işletilen mekanları sık ziyaret eden biri olarak kesinlikle tavsiye ederim.

Hidiv Kasrı

Hıdiv Kasrı, İstanbul’un Beykoz ilçesinde Çubuklu sırtlarında bir yapıdır. 1907 yılında Mısır’ın son hıdivi Abbas Hilmi Paşa tarafından İtalyan mimar Delfo Seminati’ye yaptırılmıştır. Dönemin mimari modasına uygun olarak art nouveau tarzındadır.

Hıdivlik makamı, Osmanlı İmparatorluğu’nun Mısır valilerine verdiği unvandır. Osmanlı’nın Mısır valilerinden olan genç yaştaki “Hıdiv Abbas Hilmi Paşa”nın, 19. yüzyılın sonlarında, Mısır’daki İngiliz nüfuzunu kırabilmek ve Osmanlı Devleti’nden destek sağlayabilmek için uzun süreli İstanbul’da kalması gerekti. Bunun üzerine, 1903 yılında günümüzde kasrın bulunduğu yerde bulunan iki ahşap yalı satın aldı. Abbas Hilmi Paşa bir süre sonra yalılarının arkasındaki ağaçlık yamaçları ve üst düzlüğü kapsayan 270 dönümlük bahçeyi de aldı. Ahşap yalıları yıktıran Abbas Hilmi Paşa, 1907 yılında, 1000 m² alan üzerine, İtalyan Mimar Delfo Seminati’ye, o devrin mimari modasına uygun olarak Art Nouveau tarzında görkemli bir kasır ve üzerine İstanbul Boğazı’nı gören kule inşa ettirdi.

Mısır’ı işgal eden İngilizler, ülkeye krallık sistemini getirerek, Abbas Hilmi Paşa’nın Hidivlik unvanını elinden aldı. Abbas Hilmi Paşa, tahttan düşürülmesi üzerine İsviçre’ye yerleşerek (ya da sürgüne gönderilerek) burada yaşamını sürdürdü. Paşa’nın ailesi ise Hidiv Kasrı’nda 1937 yılına kadar kaldı. Aynı yıl, İstanbul Belediyesine Hidiv Kasrı’nın satışı gerçekleştirildi.

Uzun süre bakımsız kalan kasır, 1984 yılında Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu adına Çelik Gülersoy tarafından restore ettirildi ve bir süre otel olarak hizmet verdi. 1994-1996 yılları arasında yeniden restore edilen Hidiv Kasrı’nın işletmeciliği, 1996 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kuruluşu olan Beltur’a geçti. Şu anda lokanta ve sosyal tesis olarak kullanılmaktadır. Kasrın bir yüzündeki İstanbul ‘un en büyük gül bahçelerinden olan dış mekanı ve tarihi iç mekanında ayrıca düğün gibi organizasyonlar da düzenlenmektedir. Arkasındaki koruluk ve dik yürüyüş yolu ise spor ve yürüyüş yapanlarca değerlendirilir.

Kasrın mimari olarak, Osmanlı mimarisinin dışında, batılı tarzı (art nouveau) vardır. Ana girişin ortasında mermerden ihtişamlı ve anıtsal bir çeşme vardır. Tavanı çatıya varıncaya kadar yükselir ve vitrayla kaplıdır. İçinde çeşitli yerlerinde zarif çeşme ve havuzlar vardır. Bina plan olarak, salonlar arasındaki bağlantılar aracılığıyla havuzun etrafında bir daire çizmektedir. Bu daire sadece giriş holü tarafından kesilmektedir. Bu holdeki tarihi asansör dikkat çekici başka bir detaydır. Üst katta ise özel odalar bulunmaktadır.

Yaklaşık 1000 m2 inşaat alanı üzerine yapılan 270 dönüm bahçesi içindedir. Doğu yönünde düz; kuzey – batı ve güney yönlerinde yarım daire biçimi bir cepheye sahiptir. Yapı içerde, çerçevesinde yerleşen salonlar ile mekanın tam ortasına yerleştirilen, anıtsal bir çeşmeyi havi, karakteristik biçimini almaktadır.

Güney yönüne bakan ana giriş kapısından önce, birinci hole girilmektedir. Bunun sağından iki basamaklı bir kapı ile iç-içe iki büyük odaya geçilmekte, sol tarafındaki bir kapı ise, solda giriş katı mutfağına ve hemen onun sağındaki bir merdivenle ise aşağıda mutfak kısmına geçmektedir.

– Ara giriş kapısının içerisinde, bu küçük holden sonra karşıya gelen kapı ile binanın orta holüne geçirilmektedir. Kapının camlı kısmı, kurşunlu vitray ile yapılmış üzüm salkımı desenlerini havi, çok güzel bir geçiş elemanıdır. Ondan sonra bir kaç mermer basamakla çıkıldığında, iki yandan, geniş ve masif mermerden basamaklarıyla, iki merdiven geriye doğru uzanarak, bir platoda buluşmakta ve yine masif mermerden basamak ve balustradlarıyla, tekleşen bir anıtsal merdiven, üst kattaki yatak bölümüne çıkmaktadır.

– Yukarıya çıkılmayarak ana, giriş katında, holde devam edildiğinde, tam ortada, anıtsal çeşme yer almaktadır. Bunun üstü açıktır, çatıya varan üst noktasında 8 -10 art Nouveau üsluptaki bu parçanın üstünü, dış tesirlere karşı, cam bir fener örter.
Birinci katta yer alan yatak odaları, tam ortadaki bu boşluğa, masif bir ahşap parmaklığın çevresinden bakar.

– Giriş katında, çifter-çifter, toplam 16 masif mermer sütunun yer aldığı bu anıtsal çeşmenin ortasında 1.80 metre yükseklikte mermer bir fıskiye vardır, sularını zeminde yer alan alçak derinlikteki bir havuza, serin bir şıpırtı halinde, devamlı döker.

– Bu holde havuzun arkasında tam karşıya gelen cephede, sadece üst yatak katına çıkan bir asansör vardır. Asansörün her iki kata bakan cephesi, sarı pirinç metalden yapılmıştır. Giriş katın cephesindeki camlar, prizma şeklinde, kristal kareler halindedir. Bu holün sağ tarafında, yani Doğu yönünde, binanın düz cephesini teşkil eden, tümü mermer bir salon yer alır. Bir ara kapıdan sonra, iki tarafa birer mermer koridor uzanır. Sağ koridordan, girişte bahsedilen iç-içe iki odaya geçilir. Sol koridordan, tavanı aynalı ve kristal ışıklı köşe salona geçilir. Bu salon, yuvarlak büyük bir pencere ile mermer salona bakar.

Malta Köşkü

Yıldız Parkı içindeki iki tarihi köşkten biridir. O tarihlerde Çırağan Sarayı’na ait olan koruda,1871 yılında “Sedir Köşkü” olarak inşa edilmiştir.

Beşiktaş – Ortaköy Caddesi üzerinde Yıldız Parkı’ na girildiğinde solda yer alan bu köşk. Sultan Abdülaziz tarafından saray bahçesi dekoru olarak Sarkiş Balvan ve kardeşlerine yaptırılmıştır. Köşkün önünde Yıldız Parkı’nın iki büyük havuzundan biri bulunmaktadır.

İç mekân kapasitesi alt kat 90 kişi
Üst kat sol oda 25 kişi toplantı ve yemek düzeni
Üst kat toplam kapasite 70 kişi

Tarihçe
Yıldız Parkı içindeki iki tarihi köşkten biridir. O tarihlerde Çırağan Sarayı’na ait olan koruda,1871 yılında “Sedir Köşkü” olarak inşa edilmiştir.

Beşiktaş – Ortaköy Caddesi üzerinde Yıldız Parkı’ na girildiğinde solda yer alan bu köşk. Sultan Abdülaziz tarafından saray bahçesi dekoru olarak Sarkiş Balvan ve kardeşlerine yaptırılmıştır. Köşkün önünde Yıldız Parkı’nın iki büyük havuzundan biri bulunmaktadır.

Koyu kırmızı renkte boyalı olan bu köşk, zemin üzerine tek kat olarak inşa edilmiştir. Köşkün Boğaz’a bakan cephesi üç bölümdür. Cephenin ortasında, önünde dört desteğe oturan bir balkon yer almaktadır. Süslemeli ve yuvarlak kemerli olan balkon kapısının iki yanırıda iki çift pencere bulunmaktadır. Köşkün havuza bakan cephesi iki kollu merdivenli bir girişe sahiptir. Merdivenin iki kolu arasındaki bölümde zemin kata, girişi sağlayan bir kapı açılmıştır. Abdülmecit döneminde Neo-Klasik, Neo-İslam, Neo-Osmanlı olarak Yıldız saraylarında yabancı sanatçıların saray çevrelerinde çalışmaları ve Avrupa mimarisinde meydana gelen gelişmeler duvar resmini etkilemiş ve yağlı boya tekniğinde doğa görünümleri, çiçek, meyve ve av hayvanlarının resimleri yaygınlaşmıştır. Çadır köşkü, Malta köşkü ve Yıldız parkındaki tüm köşklerde bu üslubu görebilirsiniz. Köşklere güzellik kazandırması ve bu mekanların dinlenme, seyir ve av köşkü olduğunu belirlemek amacıyla, tavanlar av hayvanları, sebze meyve ve çiçek figürleriyle süslenmiştir.

( kaynak: http://www.beltur.istanbul )

Sarı Köşk

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne geçmesiyle baştan başa büyük bir titizlikle restore edilen köşk, diğer bütün Beltur tesisleri gibi harika bahçesi ve çok büyük havuzuyla, kartpostallarda görülebilecek bir yer.

İşletmemiz Hafta içi a’la carte, Hafta sonu ise sabahları kahvaltı ve öğlenden itibaren oluşan Açık Büfesi ile hizmetinizde.

Tarihçe
Emirgan Parkı, Boğaz’ın antikiteden gelen büyük ağaç varlığının günümüze kalmış zengin parçalarından biridir.

17.yy, da IV. Murat’ın Revan Seferi sırasında, Revan Kalesi kumandanı olan Emir Mirgünoğlu, kalenin fethinden sonra affedilerek Emirgan?da oturmasına müsâade edilmişti Bugün Emirgan adı buradan gelmektedir.

Emirgune Köyü’ nün gerisindeki Hıdiv İsmail Paşa’ ya ait bahçeden sonra, hala duran Emirgan Korusu yer almaktadır. Emirgan’ da l7.yy.’dan bu yana, kullanıma açılarak tarih sahnesine açılan büyük koruluk, l9.yy ortasında Hıdiv İsmail Paşa ve Ailesi tarafından kullanılmıştır.

Öteden beri bir kısmı mesire yeri olarak halka açık korunun, tamamı belediyece 1943′ de halka açılmıştır. Tepeden Boğaz’ a gayet güzel bir görünüm vardır. Koruluk içinde yer yer pavyonlar bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi gölün hemen üstündeki Zarif Ahşap köşktür. Bu son devir düzenlemeleriyle yapıcının etkisi ve zamanın tutkusuyla, Avrupa stili açıkça görülmektedir. Romantik İngiliz bahçe anlayışı buraya da girmiştir.

1871 -1978 tarihleri arasında Hıdiv sülalesinden, İsmail Paşa tarafından yaptırılan parkın içindeki Sarı köşk, Şale üslubundadır. Bir kuş evi görünümündedir. Kuş evleri görünümü, Türklerin kuş sevgisinin işlevsel ve sanatsal bir anlatım biçimidir.Türk insanının geleneksel yaşama düzeninin gereği olarak bir sofa etrafında toplanan plan şeması uzun yıllar değişmeden sürdürülmüştür. Sarkiş Balyan yapılarında tavan ve duvar süslemeleri, büyük yüksek, kapı ve pencereler, iç mekanlarda parlak renkle zenginleştirilmiş işlemeler önem taşımaktadır.

San Köşk: Üst katında üç oda bir salon, alt katta 4 oda, hol ve mutfak, bodrum katından ibarettir. Süsleme sanatının en ince özelliklerini taşır. İç tavanda çiçek motifleri yağlı boya figürler, dış cephe süslemeleri oyma el sanatının tipik örneğidir. San rengi beyazla birlikte motife edilmiş bir kuş evini andıracak şekilde dekore edilmiştir.

XVII.yy, XIX yüzyıllarda Osmanlı dönemi ağaç işçiliği, mimarı yapılara daha sıcak bir atmosfer sağlanmıştır. Malzeme olarak ceviz, elma, çınar, ıhlamur, abanoz, gül ve meşe ağacı kullanılmış, natüralist çiçek motiflerinin ağırlık kazanmasından; üçgen, yıIdız, zikzak, baklava ve çokgen türü geometrik kompozizasyonların kullanılmasından; sedef, fildişi, baga, altın, gümüş gibi ağaç dışında yardımcı başka malzemelerden de yararlanarak; farklı bir üslup oluşturmuştur. Bu yüzyılda çiçek bezemesi ağaç işlerinin tümünü kaplamıştır.

XIX.yy’ da Batı etkisinde kalarak,seçmeci üsluplar, rokoko, barok ve ampir üsluptaki bezemeler, bu yapıtların içini zenginleştiren unsurlardır. Yüksek tavanlar zengin kalem işleriyle süslenmiştir. Narçiçeği, gül, karanfil, yasemin ve lalelerle bezeli duvarlar, tavanlar altın varaklarla kaplıdır.

Alt katın önünde, Boğaza bakan dar Şerit, iki set olarak teras haline getirilmiştir. İstinat duvarları, Sarı kandıra taşından örülmüştür. Köşk tekdüze kirli sarı renginden çıkarılıp beyaz sarı karışımı boyanınca, bir kuş yuvası güzelliğini kazanmıştır. Havuzun çevresindeki yola bakan istinat duvarları, granit gebze taşından ördürülmüştür.

Osmanlı padişahlarının, bir mevsim veya bir kaç gün, bazen de bir kaç saat kalacağı köşkler, kasırlar veya küçük saraylara ( Biniş Köşkü ) denirdi. Mesirelerde yer alan bu yapılarda, bazen sultanın yabancı misafirleri için bu köşkler kullanılmıştır.

Padişahların yaşama tarzı ve av merakı yüzünden çeşitli bahçe ve koruluklarda 50′ ye yakın köşk yaptırılmıştır. Varlıklı aileler bu tür kargir, kasır ve köşklere ilgi göstermişlerdir. Osmanlılarda “Köşk ve Konak” isimleri soylu veya varlıklı kimselerin evleri için kullanılırken, “Kasır” yalnızca padişahlar için yapılan yapılar için kullanılmıştır. Tepenin üstünde küçük bir havuz yer alır, Havuz ufak su akıntılarıyla görüşü aşağıdaki geniş gölle, gerisindeki kaskad grottoya çekmektedir. Bahçede sık ortaya çıkan su öğelerinin arka fonu alanı Boğaziçi görünümü ile son bulmaktadır. Sarı Köşk: Av, piknik, dînlenme evi ve konuk ağırlama köşkü olarak yıllarca eski sahipleri tarafından kullanılmıştır. Bir sûre Turing tarafından restoran ve kafeterya olarak kullanılan köşk 1996 -1997 yıllarında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından elden geçirilerek, büyük bir tadilata başlatılmış en ince noktalarına kadar dikkat edilerek restore edilmiştir. Tadilatlar sonunda, Beltur A.Ş. İşletmeleri tarafından, Restoran ve Kafeterya olarak halkın hizmetine açılmıştır.

( kaynak: http://www.beltur.istanbul )

Beyaz Köşk

Sarı Köşk ile aynı koruda bulunan Beyaz Köşk Emirgan Korusunun güzide köşklerindendir.

Tarihçe
Emirgan Parkı, Boğaz’ın antikiteden gelen büyük ağaç varlığının günümüze kalmış zengin parçalarından biridir.

17.yy, da IV. Murat’ın Revan Seferi sırasında, Revan Kalesi kumandanı olan Emir Mirgünoğlu, kalenin fethinden sonra affedilerek Emirgan?da oturmasına müsâade edilmişti Bugün Emirgan adı buradan gelmektedir.

Emirgune Köyü’ nün gerisindeki Hıdiv İsmail Paşa’ ya ait bahçeden sonra, hala duran Emirgan Korusu yer almaktadır. Emirgan’ da l7.yy.’dan bu yana, kullanıma açılarak tarih sahnesine açılan büyük koruluk, l9.yy ortasında Hıdiv İsmail Paşa ve Ailesi tarafından kullanılmıştır.

Öteden beri bir kısmı mesire yeri olarak halka açık korunun, tamamı belediyece 1943′ de halka açılmıştır. Tepeden Boğaz’ a gayet güzel bir görünüm vardır. Koruluk içinde yer yer pavyonlar bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi gölün hemen üstündeki Zarif Ahşap köşktür. Bu son devir düzenlemeleriyle yapıcının etkisi ve zamanın tutkusuyla, Avrupa stili açıkça görülmektedir. Romantik İngiliz bahçe anlayışı buraya da girmiştir.

1871 -1978 tarihleri arasında Hıdiv sülalesinden, İsmail Paşa tarafından yaptırılan parkın içindeki Sarı köşk, Şale üslubundadır. Bir kuş evi görünümündedir. Kuş evleri görünümü, Türklerin kuş sevgisinin işlevsel ve sanatsal bir anlatım biçimidir.Türk insanının geleneksel yaşama düzeninin gereği olarak bir sofa etrafında toplanan plan şeması uzun yıllar değişmeden sürdürülmüştür. Sarkiş Balyan yapılarında tavan ve duvar süslemeleri, büyük yüksek, kapı ve pencereler, iç mekanlarda parlak renkle zenginleştirilmiş işlemeler önem taşımaktadır.

San Köşk: Üst katında üç oda bir salon, alt katta 4 oda, hol ve mutfak, bodrum katından ibarettir. Süsleme sanatının en ince özelliklerini taşır. İç tavanda çiçek motifleri yağlı boya figürler, dış cephe süslemeleri oyma el sanatının tipik örneğidir. San rengi beyazla birlikte motife edilmiş bir kuş evini andıracak şekilde dekore edilmiştir.

XVII.yy, XIX yüzyıllarda Osmanlı dönemi ağaç işçiliği, mimarı yapılara daha sıcak bir atmosfer sağlanmıştır. Malzeme olarak ceviz, elma, çınar, ıhlamur, abanoz, gül ve meşe ağacı kullanılmış, natüralist çiçek motiflerinin ağırlık kazanmasından; üçgen, yıIdız, zikzak, baklava ve çokgen türü geometrik kompozizasyonların kullanılmasından; sedef, fildişi, baga, altın, gümüş gibi ağaç dışında yardımcı başka malzemelerden de yararlanarak; farklı bir üslup oluşturmuştur. Bu yüzyılda çiçek bezemesi ağaç işlerinin tümünü kaplamıştır.

XIX.yy’ da Batı etkisinde kalarak,seçmeci üsluplar, rokoko, barok ve ampir üsluptaki bezemeler, bu yapıtların içini zenginleştiren unsurlardır. Yüksek tavanlar zengin kalem işleriyle süslenmiştir. Narçiçeği, gül, karanfil, yasemin ve lalelerle bezeli duvarlar, tavanlar altın varaklarla kaplıdır.

Alt katın önünde, Boğaza bakan dar Şerit, iki set olarak teras haline getirilmiştir. İstinat duvarları, Sarı kandıra taşından örülmüştür. Köşk tekdüze kirli sarı renginden çıkarılıp beyaz sarı karışımı boyanınca, bir kuş yuvası güzelliğini kazanmıştır. Havuzun çevresindeki yola bakan istinat duvarları, granit gebze taşından ördürülmüştür.

Osmanlı padişahlarının, bir mevsim veya bir kaç gün, bazen de bir kaç saat kalacağı köşkler, kasırlar veya küçük saraylara ( Biniş Köşkü ) denirdi. Mesirelerde yer alan bu yapılarda, bazen sultanın yabancı misafirleri için bu köşkler kullanılmıştır.

Padişahların yaşama tarzı ve av merakı yüzünden çeşitli bahçe ve koruluklarda 50′ ye yakın köşk yaptırılmıştır. Varlıklı aileler bu tür kargir, kasır ve köşklere ilgi göstermişlerdir. Osmanlılarda “Köşk ve Konak” isimleri soylu veya varlıklı kimselerin evleri için kullanılırken, “Kasır” yalnızca padişahlar için yapılan yapılar için kullanılmıştır.

Tepenin üstünde küçük bir havuz yer alır, Havuz ufak su akıntılarıyla görüşü aşağıdaki geniş gölle, gerisindeki kaskad grottoya çekmektedir. Bahçede sık ortaya çıkan su öğelerinin arka fonu alanı Boğaziçi görünümü ile son bulmaktadır.

Sarı Köşk: Av, piknik, dînlenme evi ve konuk ağırlama köşkü olarak yıllarca eski sahipleri tarafından kullanılmıştır. Bir sûre Turing tarafından restoran ve kafeterya olarak kullanılan köşk 1996 -1997 yıllarında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından elden geçirilerek, büyük bir tadilata başlatılmış en ince noktalarına kadar dikkat edilerek restore edilmiştir. Tadilatlar sonunda, Beltur A.Ş. İşletmeleri tarafından, Restoran ve Kafeterya olarak halkın hizmetine açılmıştır.

( kaynak: http://www.beltur.istanbul )

Pembe Köşk

Emirgan Korusu içinde, iki katlı tipik bir Osmanlı evi görüntüsündeki köşkümüz, içeri girdiğinizde sıcaklığıyla sizi saracak.

İşletmemiz hafta sonu kafeteryaya dönük hizmet vermektedir. Ayrıca Nişan, Düğün, Toplantı ve organizasyonlarınızda hizmet sunmaktayız. Yaz Aylarında 350 kişiye kadar gruplarınızda ve 300 kişiye kadar kokteyllerinizde hizmet sunabilen köşkümüz, kış aylarında 100 kişilik grup ve kokteyl imkanına sahip.
Tarihçe
Emirgan Parkı, Boğaz’ın antikiteden gelen büyük ağaç varlığının günümüze kalmış zengin parçalarından biridir.

17.yy, da IV. Murat’ın Revan Seferi sırasında, Revan Kalesi kumandanı olan Emir Mirgünoğlu, kalenin fethinden sonra affedilerek Emirgan?da oturmasına müsâade edilmişti Bugün Emirgan adı buradan gelmektedir.

Hıdiv, in İngiltere. Fransa tarafından indirilmesinden sonra, daha bir süre aile elinde kalan park,1930’larda Satvet Lütfi TOZAN tarafından satış alınmış, Tozan’ın bir davetine icabet eden Vali ve Belediye Başkanı Dr. Lütfi KIRDAR’ın ilk kez gördüğü çevresine bakınıp ” bir kişiye bu kadar yer çok ” demesi ile,1940’lar başında kamulaştırılıp şehrin mülkiyetine geçirilmiştir. Korulukta İsmail Paşa tarafından yaptırılan üç köşkten biri olan Pembe Köşk İki katlı tam bir Osmanlı evi üslubunda. ahşap kaplamalı, ismine uygun olarak sardunya pembesine boyatılmış, pembe renkli bir köşktür.

Köşke giriş üç kapıdan yapılır. Protokol kapısı, ön kapı ve personel kapısıdır. Ön girişte, büyük geniş bir salon ve salona açılan iki oda, protokol kapısı girişinden ise gizli bir oda daha mevcuttur. Ayrıca birinci katta Tuvalet, banyo ve mutfak vardır. Salondan ikinci kata geniş bir merdivenle çıkılır. İkinci katta. Merdivenden çıkınca, geniş büyük bir salon ve salona açılan iki büyük odası haricinde. salondan ara koridora geçince koridora açılan beş büyük odası ve iki küçük sandık odası daha vardır.

1982 yılında Turing tarafindan onarımı yapıldı. Ocak 1995 yılında Büyükşehir Belediyesi’ ne devredildi. Köşkün içindeki çeşme ve bahçesindeki çeşme mermerlerindeki ince el işi sanatı raspalanarak temizlenip eski yerlerine yerleştirildi.1995 Şubat ayında belediye tarafından başlatılan bu tadilatla Pembe Köşk, A’ dan Z’ ye baştan başa büyük bir bakımdan geçirildi. Büyük bir ihtimam ve dikkatle ince el işi sanatınızı tüm örneklerine, paha biçilmez tarihi değerine, saygı gösterilerek eski orjinal haline uygun renkte ve özellikte, çatısı dahil tamamen onarıldı. Dış ve iç cephe boyaları raspa edilerek yenilendi. Alaturka döşemeleri yenilenip cilalandı. Kapı ve pencere doğramalarının bakım onarımları yapılıp boyandı. Elektrik, kalorifer ve mutfak tesisatları yenilendi, bahçe düzenlemeleri yapıldı. İçerisi sedirleri ve önlerinde gümüşletilen sinileri ile batılaşma dönemi öncesi TÜRK EVİ üslubunda döşenmiş ve dış mimarisinin gereğine uyulmuştur.

Köşk 1878 Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa döneminde zamanın paşalarına seyir mekanı olarak hizmet vermiştir. Bugün ise bu köşklerden sadece bürokratlar değil, halkında faydalanabilmesi için, üç yıldızlı işletme fiyatına, beş yıldızlı hizmetle, restoran ve kafeterya olarak halkın hizmetine açılmıştır

( kaynak: http://www.beltur.istanbul )

Çadır Köşkü

Yıldız Parkı içindeki iki tarihi köşkten biridir. O tarihlerde Çırağan Sarayı’na ait olan koruda,1871 yılında “Sedir Köşkü” olarak inşa edilmiştir.

Beşiktaş – Ortaköy Caddesi üzerinde Yıldız Parkı’ na girildiğinde solda yer alan bu köşk. Sultan Abdülaziz tarafından saray bahçesi dekoru olarak Sarkiş Balvan ve kardeşlerine vaptırılmıştır. Köşkün önünde Yıldız Parkı’nın iki büvük havuzundan biri bulunmaktadır.
Tarihçe
Yıldız Parkı içindeki iki tarihi köşkten biridir. O tarihlerde Çırağan Sarayı’na ait olan koruda,1871 yılında “Sedir Köşkü” olarak inşa edilmiştir.

Beşiktaş – Ortaköy Caddesi üzerinde Yıldız Parkı’ na girildiğinde solda yer alan bu köşk. Sultan Abdülaziz tarafından saray bahçesi dekoru olarak Sarkiş Balvan ve kardeşlerine vaptırılmıştır. Köşkün önünde Yıldız Parkı’nın iki büvük havuzundan biri bulunmaktadır.

Koyu kırmızı renkte boyalı olan bu köşk, zemin üzerine tek kat olarak inşa edilmiştir. Köşkün Boğaz’a bakan cephesi üç bölümdür. Cephenin ortasında, önünde dört desteğe oturan bir balkon yer almaktadır. Süslemeli ve yuvarlak kemerli olan balkon kapısının iki yanırıda iki çift pencere bulunmaktadır. Köşkün havuza bakan cephesi iki kollu merdivenli bir girişe sahiptir. Merdivenin iki kolu arasındaki bölümde zemin kata, girişi sağlayan bir kapı açılmıştır. Abdülmecit döneminde Neo-Klasik, Neo-İslam, Neo-Osmanlı olarak Yıldız saraylarında yabancı sanatçıların saray çevrelerinde çalışmaları ve Avrupa mimarisinde meydana gelen gelişmeler duvar resmini etkilemiş ve yağlı boya tekniğinde doğa görünümleri, çiçek, meyve ve av hayvanlarının resimleri yaygınlaşmıştır. Çadır köşkü, Malta köşkü ve Yıldız parkındaki tüm köşklerde bu üslubu görebilirsiniz. Köşklere güzellik kazandırması ve bu mekanların dinlenme, seyir ve av köşkü olduğunu belirlemek amacıyla, tavanlar av hayvanları, sebze meyve ve çiçek figürleriyle süslenmiştir.

Çadır köşkünün üst katında, üç oda, büyük bir salon, tuvalet ve küçük hol vardır. Holden merdivenle bodruma inilir. Bodrumda büyük iki oda, salon, hol, tuvalet mevcuttur. Bodrum katı mutfak olarak kullanılmak amacıyla yapılmıştır. Büyük salonun tavanı salkım çiçeklerle donatılmıştır, köşe ve aralara çiçekten çerçeveler içine ördek, zürafa, gevik, at ve çiçek sepetleri yağlı boya ile resmedilmiştir. Salonun yanındaki iki büyük odanın tavanları da yine salkım çiçeklerle donatılmış olup çiçekler arasına, yani köşe ve kenarlara ördek, deve, inek, koyun, yaban ördeği, keklik ve çiçek sepetleri serpiştirilip dal ve çiçek figürleriyle yağlı boya tavana güzellik kazandırılmıştır. Köşk, süsleme sanatının en ince özelliklerini taşıyan motiflerle süslüdür. İki adet şöminesi, uzun, yüksek, büyük pencere ve kapıları zamanırı mimari özelliklerindendir. Bu mekanlar, Sarav mensuplarının günübirlik gezileri için seyir ve dinlenme yeri olarak kullanılmıştır.

Abdülhamit, Yıldız Sarayı’ nı kullanmaya başlayınca , Çadır Köşkü’ nün yanından geçen çevre duvarı yükseltilmiştir, daha evvel kapalı tutulan kapılarla geçiş sağlanmıştır. Abdülaziz Suikasti sanıkları, Çadır Köşkü’ nün bodrum katında tutulmuştur. Köşk Abdülhamit’ in hallinden sonra uzun yıllar kapalı kalmış, 1940 yılında Maliye Bakanlığı’nca İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmesi ve korunun “Yıldız Parkı” olarak adlandırılmasından sonra Çadır Köşkü onarılmış, 1949 -1960 yıllarında Avedis Çakır isimli pastane sahibi tarafından işletilmiştir.

1960 yılında Askeri Darbe yönetiminde. Çadır köşkünde Tanzimat :Vlüzesi” kuruldu.1982 yılında. diğer köşklerle beraber kullanırrı ve işletim hakkı. Turing’e verildi.

Kültür ve Tabiat Varlıklarırıı Koruma Yüksek Kurulu’ nun. 28 Şubat 1995 Tarih ve 378 sayılı ilke kararının “Bakım Maddesine” göre elden geçirildi.1995 Haziran avında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından devralınmasıyla restorasyon çalışmalarına hemen başlanmış ve köşk bütünüyle restorasvondan geçirilmiştir.

01.01.1997 itibariyle BELTUR A. Ş. tarafından Kafeterya olarak işletme açılmıştır.

( kaynak: http://www.beltur.istanbul )

Küçük Çamlıca Su Köşkü

Küçük Çamlıca korusu içerisinde yer alan köşkümüz 2007 yılında yapılan tadilat sonrasında 2008 yılında kafeterya hizmeti verilecek şekilde hizmete açılmıştır. Yine aynı yıl küçük çamlıca köşklerinin tadilata girmesiyle Restoran t menüsü seçeneklerini de mutfağına ilave eden köşkümüz iç mekanda 80, dış mekanda ise 250 kişiye hizmet verebilmektedir.

Osmanlı mimarisinin yansımalarından biri olarak günümüz tarzıyla harmanlanıp yapılan köşkümüzde ilk bahar aylarıyla beraber yeşeren doğa ve kuş sesleri içerisinde kahvaltı ve yemek keyfi bir başka güzeldir.

Ön tarafında bulunan doğayla bütünleşmiş süs havuzu doğal bir göletten farksız görüntüsüyle, sakinlik ve dinginlik arayanların uğrak yeri haline gelen su köşkünün değerleri misafirlerine hoşgeldiniz edasıyla parıldar. Yemyeşil bir doğa içerisinde kendine has tarzıyla Su Köşkü siz değerli Beltur misafirlerine dinginlik ve huzur içerisinde dört mevsim yeme-içme keyfi sunuyor…

( kaynak: http://www.beltur.istanbul )

Küçük Çamlıca Köşkü

Çamlıca Korusu içinde, artık hem pikniğe, hem de keyifli bir kahvaltıya gelin . Sofa, Cihannüma ve Topkapı Köşklerinden oluşan ve Beltur Tesislerinin en genç üyesi olan köşklerimiz, Osmanlı’nın ince mimarisinin günümüz estetiğiyle birlikte uygulandığı eşsiz bir örnek.

Kartal’dan başlayan manzarası, Kadıköy, Eminönü, Üsküdar ve Beşiktaş’ı içine almakta. Ayrıca yine, Çamlıca Korusu içinde yer alan, Su Köşkü’de, yaz aylarında, havuzu, şelalesi ve kafeterya menüsü ile hizmetinizde. İşletmemiz hafta içi ve sonu kafeteryaya dönük hizmet vermektedir. Ayrıca Nişan, Düğün, Toplantı ve organizasyonlarınızda hizmet sunmaktayız. Yaz Aylarında dış mekan düğünleriyle 650 kişiye kadar hizmet verebilmekte , kış aylarında ise 100-120 kişi kapasiteli iç mekanlarımız hizmetinizdedir.
Tarihçe
İşletmelerimizin en genci ve en albenilisi diyebileceğimiz Çamlıca Köşkleri, koru içinde üç ayrı köşkten oluşmaktadır. Sofa, Topkapı ve Cihannüma Köşkleri. Prens Adaları’nıda içine alan Marmara Denizi ve Boğaz ile zenginleşen manzarası ancak görülerek anlaşılabilir, anlatılamaz. Restoran ve kafeterya hizmetlerinin verildiği köşklerimizde özellikle hanımların günleri ve hafta içi iş toplantılarınız için kullanılabilecek ayrıcalıklı bir mekan olma özelliği var.

( kaynak: http://www.beltur.istanbul )