Print Friendly, PDF & Email

Veysel Karani Türbesi

 

Veysel Karani (Üveys-i Karnî) (Arapça: أويس القاراني, Farsça: اویس قرنی, Urduca: اویس قرنی, Pencapça: اویس قرنی)  Veysel Karani, Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. 594 yılında Yemen’de bulunan Karen’de doğduğu 657 yılında Sıffin Savaşı sırasında, Hazreti Ali tarafında savaştığı ve 657 yılında öldüğü bilinir. Dinimizde anne sevgisinin büyüklüğüyle anlamlandırılmış bir din büyüğümüzdür. Babasının ismi Amir olduğu için tam adı Üveys Bin Amir-i Kareni‘dir. Babasını 4 yaşında kaybetmiş olup, Deve çobanlığı yapmıştır.

Hz. Muhammed s.a.v. peygamber döneminde yaşamasına rağmen onu Dünya Gözü ile görememiştir. Annesine verdiği sözden dolayı, Peygamber Efendimiz’i göremediği için sahabeden sayılmaz. Muhadramun’dandır. Muhadram tabiri, hadisçilerin ıstılahına göre hem câhiliye zamanını, hem de Peygamberimizin peygamberlik zamanını idrâk edip de Efendimizi (asm) görme şerefine nail olmaksızın, müslüman olanlara verilen isimdir. Üveys el-Karanî hazretleri de bunlar arasında sayılmaktadır. Meşhur hikâyede Medine’ye kadar gitmiş, ancak Hz. Muhammed (s.a.v.) evde olmadığı için ve annesine verdiği sözden dolayı dönmesi gerektiği için, peygamberimizi göremeden geri dönmüştür. Bunun üzerine Hz. Muhammed ( s.a.v. ) ona hırkasını hediye olarak göndermiştir. Sıffin Savaşı sırasında, Hz. Ali (r.a.) tarafında savaştı ve 657 yılında öldü. Naaşını almaya gelen 3 kabilenin taşıdığı tabutlarda da keramet göstererek göründüğü söylenir. Böylece bu 3 ayrı kabilenin yerleşim yerleri olan Yemen ve Şam’da bulunan türbelerinin yanında Siirt ilinin Baykan ilçesinin ziyaret beldesinde de bir türbesi vardır. 23 Haziran 2014 tarihinde Suriye’deki türbesi DEAŞ tarafından bombalanarak yıkılmıştır.

Peygamberimizin ( aleyhisselâm ) zamanında Medine’ye gelmedi. Tabiînin büyüklerinden olduğu hadîs-i şerîfte bildirildi. Hazreti Ömer’in halifeliği sırasında Medine’ye geldi. Önceleri kendi memleketi Yemen’de yaşadı. Sonra Basra’ya gitti. Veysel Karânî, Yemen’de iken deve güder, geçimini onunla temin ederdi. Geçimi, yaşaması pek sade idi. Hasta, âmâ ve ihtiyâr annesinden başka kimsesi yoktu. Güttüğü develer için belli bir ücret istemez, ne verirlerse onu alırdı. Fakîr olanlardan hiç ücret almazdı. Aldığının yarısını sadaka olarak fakîrlere dağıtır, kalanını da kendi ihtiyâçlarına ve annesine harcardı.

Onun en önemli vasfı, Peygamberimize ( aleyhisselâm ) aşkı, ibadete canla başla devamı ve annesine saygısıdır. Annesine çok hizmet edip, hayır duâsını almıştır. Veysel Karâni hazretleri gece gündüz ibadet ve tâatle vakit geçirirdi. Kendini halktan gizlerdi. İlk zamanlar herkes ona divane gözü ile bakıyordu. Sonradan onun büyüklüğünü anlayıp, ikram ve hürmet göstermeye başladılar. Bunun üzerine, annesinin vefâtından sonra Karn köyünden çıkıp Kûfe şehrine gitti. Peygamberimizin ( aleyhisselâm ) vefâtı yaklaşınca, hırkanızı kime verelim? dediler. “Üveys-i Karnîye verin” buyurdu. Resûlullahın vefâtından sonra Hazreti Ömer ile Hazreti Ali Kûfe’ye gelip bulduklarında, onu namaz kılarken gördüler. Namazı bitirip selâm verince, Hazreti Ömer, kalktı ve selâm verdi. Selâmı aldı. Hazreti Ömer “İsmin nedir?” diye sordu. “Abdullah, ya’nî Allah’ın kulu” dedi. “Hepimiz Allah’ın kullarıyız; esas ismin nedir?” diye sordu. “Üveys” dedi. “Sağ elini göster” buyurdu. Gösterdi. Hazreti Ömer; Peygamber efendimiz size selâm etti. Mübârek hırkalarını size gönderip, “Alıp giysin, ümmetime de duâ etsin” diye vasıyyet etti, dedi.

Veysel Karânî’ye hediye edilen Hırka-i şerîfin bir parçası, Van civarında İrisân beylerine kadar gelmiş ve 1618 senesinde, Osmanlı padişahlarından Sultan İkinci Osman Han’a getirilip hediye edilmiştir. Sultan Abdülmecid Han, bu Hırka-i şerîf için Fâtih civarında (Hırka-i şerîf) câmi’ini yaptırmıştır. Her sene Ramazan ayında camekân içinde halka ziyâret ettirilmektedir.  Yunus Emre tarafından onuruna, ‘Yemen illerinde Veysel Karani’ adlı on kıtalık şiir yazılmıştır.

Buyurdu ki:

“Allahü teâlâyı tanıyana hiçbir şey gizli kalmaz.”

“Ey insan bu fâni hayatta Allah korkusunu kalbinden çıkarma! Kurtuluş çaresi O’na itaattedir.”

“Yüksekliği aradım, tevâzu’da buldum. Başkanlık aradım, halka nasîhatta buldum. Neseb aradım, takvâda buldum. Şeref aradım, kanaat’te buldum. Rahatlık aradım, zühdde buldum. Zenginlik aradım, tevekkülde buldum.”

Gezi Notları

Kısa süre içerisinde eklenecektir.