Print Friendly, PDF & Email

Mevlana Müzesi

 

Mevlana Müzesi, Konya’da bulunan, eskiden Mevlâna’nın dergâhı olan yapı kompleksinde 1926 yılından beri faaliyet gösteren müzedir. “Mevlana Türbesi” olarak da anılır.

(Yeşil Kubbe) denilen Mevlana’nın türbesi dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine yapılmıştır. O günden sonra yapı faaliyetler hiç bitmemiş, 19. yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir. Osmanlı sultanlarının bir kısmının Mevlevi tarikatından olması Türbe’ye özel bir önem verilmesini ve iyi korunmasını sağlamıştır.

Müze alanı bahçesi ile birlikte 6.500 m² iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18.000 m²ye ulaşmıştır. Müzenin bahçesinde yer alan I. Selim tarafından yaptırılan şadırvanın göbeğinin Germiyanoğulları Beyliği tarafından hediye edildiği söylenir.

Ücretsiz olmadan önce,bağlı bulunduğu Kültür Bakanlığı’na en çok gelir getiren ikinci müzeydi. (Birinci Topkapı Sarayı müzesi.)

Mevlana hakkında menkıbelerin anlatıldığı Ahmed Eflaki’nin kitabı “Arifler’in Menkıbeleri”nde, Mevlana’nın babası için türbe yaptırmak isteyen devrin sultanına “gök kubbeden daha görkemlisini yapamayacağınıza göre zahmet etmeyin” dediği rivayeti yer alır. Türbe, Mevlana’nın ölümünden sonra inşa edilmiştir.

UNESCO 2007 yılını Mevlana Yılı ilan etti, Mevlana’nın yarattığı hoşgörülü felsefe bir yıl boyunca çeşitli etkinliklerle anıldı, anlatıldı.

Tekke ve zaviyelerin kapatılması sonrasında Mevlevi dergâhı, Türk ve İslam kültüründeki önemli yeri nedeniyle korundu ve müze olarak yeniden düzenlendi. Türbede, dergâh eşyaları, değerli elyazmalarının dışında bugünkü kemanların öncüsü olarak kabul edilen sekiz telli keman, sabır taşları ve Galileo’nun asıldığı dönemde astronomi dersleri vermek için kullanılmış olan küre bulunmaktadır.

Gezi Notları

 

Türbe Aziziye Mah., Mevlana Cd. No:1, 42030 Karatay/Konya bulunur. Önceleri ücretli olan ve Kültür Turizm Bakanlığı Müze Kart ile giriş yapılan Mevlana Türbesi şimdi ücretsizdir. Haziran ayında ziyaret ettiğim müzenin oldukça kalabalık olduğunu ifade edeyim. Mevlana türbesinde Farsça ‘zir-i zemin’ yani ‘zeminin altı’ denilen bir mezar odası yaptılırmış. Mevlana’nın naaşı da böyle 4 metrelik bir mezar odasına konmuş. 1640 yılında mezar odasının ağzı tuğlayla örülüp üzeri kurşunla kaplanmış. O tarihten sonra mezar odasının ağzındaki kurşun hiçbir zaman kaldırılmadığı gibi mezar odasına kimse inmemiş ve zamanın Mevlevi büyükleride kimsenin inmesine de müsade etmemiş (Tuğlalar örülüp kurşun dökülmeden önce). Rivayete göre Sultan IV. Murat, Mevlana’nın türbesini ziyarete geldiğinde, mezar odasının içinde ne olduğunu çok merak etmiş ve bu odaya girmek istemiş. Ancak dönemin Mevlevi büyükleri, buna kesinlikle karşı çıkmış ve girmesini engellemişler. Türbede bu mezar odasını üst kısmı görülmektedir. Mezarın hemen yanında zamanında yazılmış el yazma eserler ve dergahta kullanılan çeşitli tarihi eserler sergileniyor. İçeride ve avluda, dergahta görevli olan Mevlevilerin, Müritlerin balmumu heykelleri ile zamanına uygun dekore edilmiş ortamlarını canlandıran mekanlar, odalar yapılmış. Bahçede ve dış avluda gölgede dinlenebileceğiniz ağaç bulmak çok zor. Ben eksiklik olarak gördüm. Birçok ziyaretçi gelmesine rağmen ve bunlara aileler ve engelli vatandaşlar da dahil olmasına rağmen insanların nefesleneceği alanların az veya göggesiz koltuklardan ibaret olması bence gözden kaçırılmış bir durum. Türbenin dış kısmında bulunan caddelerdeki dükkanların neredeyse tamamı hediyelik eşya ve yöresel lokum, şekerlerin satıldığı dükkanlarla dolu. Merkez birçok otopark, restoran, eski ve yeni yapılarla giyim eşyası satılan dükkanlarla dolu. Ben esnafını güzel, yemeklerini lezzetli buldum. Mekan Aile ve Engelli vatandaşlarımızın ziyaretine uygun olup, binlerce km öteden gelen ziyaretçilerin çokluğu ile gururlanarak, kendi milletimizinde bu güzel ve değerli mekanları ziyaret etmesini gönülden istiyor ve tavsiye ediyorum.